Günümüzde saç dökülmesi ve saç kayıpları yaşayan kişilere sağlıklı ve gür saçlar vaadeden ekim yöntemleriyle başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Peki kelleşme oranı yüksek olan ve donör bölgesi yetersiz olan hastalar, başkasından saç alarak saç ekimi yaptırabilir mi? Saçsız veya donör bölgesi zayıf kimselerin saç ekimi nasıl olur? Bu soruların cevabını merak ediyorsanız okumaya devam edin.

Bu sorunun cevabını vermeden önce saç ekim işlemi ve saçın yapısıyla ilgili birtakım bilgilere sahip olmanız gerekir. Saç ekim işlemi, donör bölgeden alınan saç köklerinin kelleşmenin olduğu alana ekilmesiyle yapılır. Temelde her bir saç teli organ niteliği taşır. Her bir saç folikülünde ise canlı hücreler vardır ve benzersiz genetik kodlara sahiptir. Başkasından alınan saç telleri ise vücudunuzun bağışıklık sistemi tarafından kabul edilmez ve reddedilirler. Vücudumuzdaki bağışıklık sistemi, eklenen saçları “yabancı” olarak tanımlar ve saldırıya geçer. Bu ise ekilen saçların dökülmesiyle sonuçlanır.

Organ nakli sırasında, vücuttaki bağışıklık sistemi ilaçlar yardımıyla baskılandığı için vücut başkasından alınan organı reddedemez. Ancak kullanılan bu ilaçlar sadece nakledilen organı hedef alan bağışıklık sistemini değil, vücudun tamamındaki bağışıklık sistemini baskılar. Bu nedenle vücudun savunma sisteminin zayıflar. Kalp ve karaciğer gibi organların nakli sırasında durum yine aynıdır. Saç nakli ise organ nakline göre hayati olmayan bir işlem olduğundan, bu işlem için vücudun bütün bağışıklık sisteminin riske atılması gerekmemektedir.

Bir babanın oğlundan saç kökü olarak saç ektirip etkiremeyeceği merak edilen bir sorudur. Bunun gibi diğer aile üyelerinden, ikiz kardeşlerden alınan saç köklerinin sağlıklı sonuçlar verip vermeyeceği merak konusudur.
Ancak saç kökleri aile üyelerinden alınsa bile sonuç değişmez. Benzer saç rengi, saç yapısına sahip olunsa da saçlar farklı genetik özelliklere sahiptir. Sonuç olarak, bağışıklık sitemi “yabancı” olarak tanımladığı saç köklerini tahrip eder ve ekilen saçlar dökülür. Bu ise tüm saç ekim işlemini boşa çıkarmış olur.

Dr. Colin Jahoda ve meslektaşı Dr. Amanda Reynolds, 1999 yılında başkasından alınan saç foliküllerinin vücut tarafından red edilip edilmeyeceğine dair araştırmalar yaptılar. Yapılan araştırmada Dr.Johada’nın kafasından alınan saç telleri hem eşinin hem de Dr. Amanda Reynolds’un koluna ekildi. Ekim sonrasında yapılan gözlemlerde Dr. Reynolds’un bağışıklık sisteminin erkek saç dokusunu reddetmediği ve saç tellerinin büyüdüğü gözlendi. Bu çalışmanın devamında yapılan çalışmalarda ise Dr. Colin Jahoda’dan alınan saçların gerçek saçlardan ziyade dermal kılıf hücreleri olduğu anlaşılıyor.
Genetik olarak herhangi bir bağı olmayan kişilerin birbirine saç nakletmesi konusunda umut verici çalışmalar olsa da saç ekimi konusunda sadece tek yumurta ikizlerinde başarılı sonuçlar elde edilebileceği görülmüştür.
Tek yumurta ikizlerinde DNA kodları aynıdır. Bu anlamda aynı DNA yapısına sahip olmaları, saç köklerinde bulunan protein yapılarının da aynı olacağı anlamına gelir. Bu nedenle tek yumurta ikizlerinde saç ekim işlemlerinin yapılması bağışıklık sistemi tarafından yapılan saldırılara maruz kalmayabileceği varsayılır. Ancak teorik bilginin aksine genetik olarak tamamen aynı kodlara sahip olsa da ikizler arasında yapılan saç ekim operasyonunda da sorunların çıktığı görülmüştür. Öte yandan hastayla genetik olarak hiç yakınlığı olmayan kişilerden alınan saç foliküllerinin ekilebildiği görülmüştür.

Sonuç olarak tek yumurta ikizleri veya genetik olarak olarak alakasız kişiler arasında saç kökü alışverişi yapılıp yapılamayacağı bilimsel olarak doğruluğu kanıtlanmış bir konu değildir. Bu konuda umut verici çalışmalar olsa da daha çok akademik çalışmaya ve veriye ihtiyaç duyulduğu kesindir. Bu anlamda bu konuda sağlıklı sonuçların ve yaygınlaşmış işlemlerin olmadığı görülmektedir.